25 Ağustos 2010 Çarşamba

İki Geri Bir İleri

Dün televizyonda Türkiye'nin en meşhur bestecisi ve piyanistini izledim. Program tekrar olduğu halde neredeyse sabahın 3'üne kadar bu programı takip ettim. Kendisinin ilginç! fikirlerini öğrenme imkanım oldu. Bu sayede bu müzisyenimizin ruh dünyasını nispeten anladığımı düşünüyorum.

Memleketi ötekiler tarafından idare edildiğinden dem vuran sayın müzisyenimiz, yakın zamanda başlattığı arabesk tartışmasıyla da gündeme oturmuş bulunuyor. Kendisinin ifadesiyle yılın yaklaşık 290 gününü ülke dışında geçiren piyanistimiz, bu sürekli hareket halinde olma durumunun -jet-lag gibi sebeplerden dolayı- kendisinde asabiyet yaptığını söylüyor. Burada bir niyet okuması yapalım hadi: Acaba bu yüzden kendisinin polemik oluşturan sözlerini masum mu karşılamalıyız? Ne de olsa o da bir beşer!

Evet, bir saate yakındır izlediğim programda gelmiş olduğum nokta kendisinin hatasıyla günahıyla bir beşer olduğudur. Beşer işte canım, bildiğiniz etten kemikten yapılmış ve hata yapma imtiyazına sahip insan. İşte bu yüzden kendi düşünce, davranış ve yaşantısının tek doğru olduğunu düşünme gafletine düşüyor.

Piyanistimiz bir bale gösterisinde başbakanın başını öne eğerek izlemediğini ve bunun "geri bir davranış" olduğunu söylediğinde pek de şaşırmadım açıkçası. Hayret ettiğim nokta bu düşünceye sahip insanların "yüksek kültür" içinde görülebilecek faaliyetlerin sevilmesi gerektiği konusunda hemfikir olmasıdır. Bu düşünceye sahip olan insanlar; belli bir birikime ulaşmış insanların baleden, klasik müzikten, oratoryodan hoşlanması gerektiği konusunda ortak bir kanaat sahibidir.

Galiba ben, bu “yüksek kültür” -müzisyenimizin kendi ifadesidir- seviyesine çıkamayacağım sanırım. Nihayetinde hiç bale gösterisi izlememiş birisi olarak bu ve benzeri "yüksek kültür" faaliyetlerinden haz etmek zorunda olmak bana oldukça kabul edilemez geliyor.

Pekâlâ, insanların sevdiği ve sevmediği şeyler olabilir. Burada klasik müziğe karşı arabeske övgü düzecek değilim. Ama artık lütfen bu düşünce biçimini değiştirelim. Kendi dünya görüşünün yegane doğru olduğunu düşünmek ve hayatını buna göre şekillendirmeyenlerin "geri" olduğu zannına sahip olmak ne büyük talihsizliktir. Nerde kaldı bizi zenginleştiren farklılıklarımız?

Sahi biz ne zaman adam olacağız? Ne zaman ileri gidelim desek geri gitmekten vazgeçemiyoruz. Böyle giderse “yüksek kültür” seviyesine ulaşacağımız da yok. Galiba bizim durumumuz hep böyle olacak: İki geri bir ileri!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder