27 Ağustos 2010 Cuma

Çünkü Tanrı Sevgi’dir…

     Tolstoy ‘Savaş ve Barış’, ‘Şeytan’, ‘Ivan İlyiç’in ölümü’, ‘Anna Karenina’ ve diğer birçok eserinde olduğu gibi ‘İnsan ne ile yaşar’ adlı öyküsünde de hayatın amacını, varoluş gerçeğini ve mücadele gücünün kaynağını irdeliyor. Yazarın, uzun seyahatler sonucu elde ettiği birikimle tabiatı ve insanı sorgulayan tavrı ölüm meleği Mihail’in insanlar arasına karışmasıyla yeniden hayat buluyor.

      Adından da anlaşılacağı üzere ‘İnsan ne ile yaşar’ hayatın manevi dinamikleri üzerinde duruyor. Mücadele gücünün kaynağının Yaratıcı’ya olan inançtan geldiğini anlatan yazar, belli bir dönem aldığı hukuk eğitiminin de etkisiyle olsa gerek vicdan, adalet, suç ve acıma gibi kavramlara sıkça değiniyor. Yaşadığı dönem itibariyle Çarlık Rusya’sındaki iç çöküşlerinden oldukça rahatsızlık duyan Tolstoy, insanların içindeki ‘sevgi’yi ateşleme gayretindedir. İnsanlardaki sevginin Tanrı’dan geldiğine inanan Tolstoy, hikayenin sonunda bu görüşünü şu şekilde ifade eder: “Kim sevgi içindeyse, Tanrı da içindedir, çünkü Tanrı, sevgidir.”. Bir anlamda inançsızlığa karşı da bir savaş açan Tolstoy bu eserinde, insanlara hayata tutunmak için gereken manevi dinamiği sunuyor.

      Kısacık ve akıcı üslubuyla gencinden yaşlısına herkesin ilgisini çeken bu eser insanların içlerinde kaybolmaya başlayan hayat ışığını yeniden canlandırıyor. Hikaye, biçimiyle her zaman kalıcılığını koruyabilecek konulardan besleniyor. Zaman geçse de insanların aslında hiç değişmediğini, her geçen gün daha da yozlaşan dünyada sevgiden yoksun yaşanamayacağını bir kez daha hatırlatıyor. Bu yönüyle dini öğretilerdeki hikayelerle de benzerlik gösteriyor.

      Eserlerinde her zaman hayatı, yaşamın anlamını, bu dünyanın ne olduğunu sorgulayan; içimizdeki ve çevremizdeki kötülüklere karşı baş kaldıran yazar, bu eserinde de kainattaki olayları sorgulamaktan geri durmuyor. Eserde her insanın yapabileceği gibi hayatta karşılaşılan zorlukları ve kötülükleri sorgulayan yazar, sonunda her şeyin aslında bir sebebinin olduğunu anlıyor. Hiçbir şeyin başıboş kalmadığını gösteren eser bu yönüyle her şeyden şikayet eder hale gelen çağımız insanı için büyük bir gerçeği hatırlatıyor.

      ‘İnsan Ne İle Yaşar’ değindiği metafizik gerçekler, olağanüstü güçler ve mesajıyla daha çok dini öğretileri andırıyor. Ancak bu öğreticilik hiçbir zaman kafaya sokma veya dikta etme şeklinde gerçekleşmiyor. Sanat eserinin en önemli özelliklerinden biri de bu olsa gerek; didaktik bir kurgudan oldukça uzak ama hayatın ‘gerçek’ine dair onca şey söyleyebilmek.

      On iki bölümden oluşan bu kısa öykü hayatı sorgulamayı seven, gerçek’lerle kuşanmak isteyen ve en önemlisi de içinde ‘sevgi’ barındıran her insanın müthiş haz alarak okuyacabileceği bir eser. Hayata sadece kendi penceresinden bakmak isteyen, her şeyi eleştirmekten zevk alan ve bundan vazgeçmek istemeyenlere asla tavsiye edilmez.

      Bu eseri okurken, bunlar yaşanmadan yazılamazdı demekten kendinizi alamıyorsunuz. Zaten Tolstoy’un sanata yaklaşımı da bundan farklı değil: “Sanat bir duyguyu yaşayan insanın, o duyguyu bilerek ve isteyerek başkalarına aktarma olayıdır.”. Öyle anlaşılıyor ki, Tolstoy’un eserlerini diğerlerinden ayıran ve ölümsüz kılan da bu yaklaşım tarzı. Tolstoy’un Tanrı’nın meleğiyle buluşturduğu bu hikayesi de yaşadığı duyguların bir parçası sadece…
İnsan Ne İle Yaşar, Lev N. Tolstoy, Şule Yayınları, 126 Sayfa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder