10 Eylül 2010 Cuma

Nerde O Eski Bayramlar

Nerede o eski Bayramlar!
Nasıl ki 31 Aralık' ta 'Seneye görüşürüz' klişemiz varsa dini hatta resmi bayramlarımızda da artık çoluk çocuk bu lakırdıyı etmeye başladık. Peki ama kaç kişi eski bayramları gerçekten hatırlıyor ve dahası onları özlüyor?

Misal hep duyarız eskiden bayram harçlıkları mendil içine konur çocuklara öyle verilirmiş. Ben bunu görmedim, sordum babamın da haberi yok. Ben 'Nerede o eski bayramlar derken' bunu kastetmiyorum hiçbir zaman, benim özlediğim başka şeyler var. Aslında herkesin söylemek istediği bambaşka...

Memleketim Bartın'da hoş bir bayram geleneği vardır. Başka bir yerde emsali var mı bilemiyorum ama bir ihtimal Batı Karadeniz'in diğer illerinde olabilir, birbirine yakın olan köylerden hepsinin bayram kutladığı gün başkadır. Benim ilkokula başlayana kadar yaşadığım yer olan Aliobası'nda mesela bayram üçüncü günde kutlanır, diğer günlerde aynı görev başka bir köyündür. O gün o köydeki bütün evlerde hazırlıklar yapılır; temizlik, alışveriş, yemek...Daha sonra öğleye doğru civar köylerden insanlar gelmeye başlar. Annem zaman zaman anlatır eskiden gelen herkes bütün yakın akrabalarını ziyaret edermiş başka köylerden gelip, sofralar kurulur muhabbet edilirmiş, şimdi ise genelde akraba nedir unutmuş olan gençler akın etmekte otobüs otobüs. Lakin onlar köyü başından sonuna arşınlayıp kendilerine kısmet bakmaktalar, acıkırlarsa ya da hoşlandıkları kişi bir eve girmişse oraya adım atarlar.

Bu her ne kadar eskimeye yüz tutsa da benim çok hoşuma giden bir gelenektir, insanlar pek çok yerde olduğu gibi tatil amaçlı kullanmamaktalar bayramları: sinemaya gitmiyorlar ya da oturup saatlerce bilgisayar başında değiller. Bayrama has bir şeyler yapmak istemekteler. Bu da amaç ne olursa olsun, o günü bayram havasında yaşamak sorumluluğuna sahip bir köye ziyaret... Köy sayısı çok fazla gün sayısı az diyebilirsiniz, haklısınız. Yıllardır süregelen bu gelenekte her gün için artık yalnızca bir iki köy öne çıkmaktadır, diğer köylere ise yalnızca ahbaplarını ziyaret etmek isteyenler uğrar. Olur da bir gün yolunuz düşerse ve bayramı kutlayan bu köylerden birine uğrarsanız, selam verip 'Biz bayrama geldik' diye tıkladığınız hiç bir kapıdan boş dönmezsiniz. Çünkü o evin sahibi şekerli börek ve tuzlu sütlaç gibi yöresel yemeklerden yaprak sarma ve lokmaya kadar birçok hoş lezzete varan o yemekleri yılda iki kere büyük bir keyifle pişiriyordur, yemeğe gelen ister akrabası olsun ister tanrı misafiri.

Birkaç yıldır çeşitli sebeplerden ötürü memleketime bayram vakitlerinde uğrayamaz oldum ve şimdi 'Nerede o eski bayramlar' derken çocukluğumu özlüyorum; yaşım yirmiyi iki geçiyor, daha vakit erken diyebilirsiniz ama şimdi bile ne bütün harçlıklarımı atom, kız kaçıran, mantar tabancası, torpil gibi patlayıcılara verebilecek yaştayım ne de babaannem her bayram sabahı pişirdiği o leziz sütlaçtan ikram edebilir bana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder