22 Eylül 2010 Çarşamba

Havuçlu Tarçınlı Kek

''Havucu soyun ve rendenin ince tarafıyla rendeleyin. Şeker ve oda sıcaklığındaki yumurtayı krema kıvamına gelene kadar çırpın.Sonra...'' Sonrası malum Issız Adam Keki. Tarifini merak edip bu yazıyı okumaya başlayanlar için kekin adını verdim, buradan çıkıp başka yerlerde tarifi arayabilirler zira ben burada başka şeylerden bahsedeceğim.

Yakın zamanda çok popüler olan bir film sayesinde girdi bu kek benim hayatıma, pek çok insana olduğu gibi. Zaten film öyle bir etki bıraktı ki üzerimizde, pek çok kişi 'Bundan gayrı insanın ıssız olanı makbul' deyip tuhaf hallere girmeye başladı. Doksanların pop şarkıları zar zor hatırlanırken, altmışlı ve yetmişli yılların müziklerini dinler olduk, gençler Mp3 yerine gramofon almaya başladı, Cd'lerin atası plaklarla tanıştık, eski kitaplara karşı bir merak uyandı, kısacası bit pazarına nur yağdı.

Bunların yanı sıra sevilen kişiye açılmak, bir demet çiçek almak, meşhur bir aşk şiirinden bir kuple söylemek yahut tek taş yüzükten başka bir boyuta taşındı. Yıllarca tartıştığımız Türk erkeği mutfağa girmez tabusu yıkıldı ve sevdiği için mutfak önlüğünü giymeye başlayan Oktay Ustalarla doldu etrafımız.

Efendim, beni bilenler bilir. ''Bir çk pul biber'' yazan tarifteki çk yi çay yerine çorba kaşığı zannedip Meksika usulü yaptığım kısır denememle girdiğim mutfaktan hala çıkmış değilim. Beni arayıp ''N' apıyosun?'' diye soran arkadaşlarıma ''Şu an browninin keki üzerinde vişne suyu gezdirmekteyim'' yerine ''Abi benim biraderle pes atıyoruz!'' demişliğim çoktur. Hayat tarzı işte... Bu sebeple o filmi ilk izlediğimde ben göremesem bile kafamın üstünde, içinde ampul olan bir düşünce balonu beliriverdi. Hemen çağımızın AnaBritannica' sı malum arama motoruna tıklayıp bir gün lazım oluverir diye o kekin tarifini bir kenara not ettim.

Ve düşündüğüm gibi lazım oldu da. O zamanlar sol tarafımda artçı bir sarsıntıya sebep olan, klişe belki ama şu an için 'Biz sadece arkadaşız.' lafını tüm samimiyetimle söyleyebileceğim birine yaptım ben bu keki. Aramızda bir şey olmadı, zaten kek bile kek gibi olmamıştı. Çünkü kekin adında yazan tarçını bile kek karışımının içine katmayı unuttum. Belki pudra şekeri gibi üstüne döker diye tarçını kekin yanında pakette servis ettim. Sonuç ne mi oldu? Keki daha da ıssız olayım diye gecenin bir vakti hediye ettiğim kişinin meğer tarçına alerjisi varmış ve kekin içinde de bolca yer alan cevizden hiç hoşlanmazmış. Issız adam olmak her bünyede aynı etkiyi yaratmıyor yani, bu da böyle bir anımdı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder