2 Eylül 2010 Perşembe

Biz böyleyiz!

Biz böyleyiz!
Nasılız?
Bir derli toplu bir dağınığız tıpkı odalarımız gibi. Duygularımızı çok uçlarda yaşıyoruz, bu yüzden yağmuru ve sonrasında gökkuşağını gördüğümüzde hissettiklerimiz birbirine tamamen zıt. 'Beni hiç kimse bu kadar mutlu etmemişti.' dediğimiz bir kişi için ertesi gün lanetler yağdırmak o kadar kolay ki. Bir anımız diğerinden bihaber!

Biz böyleyiz!
Nasılız?
Bacaklarını iki yana açıp kapıya tırmanan çocuğun maceracı ruhundan uzağız. Sanki annemiz bilyelerimiz ve tasolarla birlikte çocuk ruhumuzu da bir koliye koyup tozlu tavan arasına kaldırmış. Kutu kutu pense oynarken elini tuttuğumuz kimseyle görüşmüyoruz artık, şimdi oynadığımız tek oyun saklambaç: herkes kendi evinin kuytusunda, biri kapımı çalar da sobelenirim korkusunda.

Biz böyleyiz!
Nasılız?
Farklıyız. Neil Armstrong çizmeli kızlar, sokak dövüşçüsü Blanka modeli saça sahip erkekler, giyineyim derken hep bir tarafını açıkta unutanlar, pantolonu bele kadar çekmekten aciz delikanlılar... Bazıları İstiklal Caddesi'nde vitrinlere bakar ağızları sulanarak, bense insanları seyretmekteyim kimi zamen içim kalkarak. Keşke moda denilen şey yalnızca Barış Manço'nun semti olarak kalsaydı.

Biz böyleyiz!
Nasılız?
Aşığız. Komşu kızı, hastanedeki hemşire, restorandaki garson, son sınıflardan okulun basket takımındaki çocuk... Her an her köşeden biri çıkıp ''Ben senin Süpermen'inim, Kripton'dan geliyorum.'' diyebilir. Bizde de zaten 'Ben de senden elektrik aldım.' repliği mevcut. Hemen koluna girer kimdir, nedir demeden peşinden koşarız. Sonrası ise malum üçüncü sayfa haberi: Elektrik kaçağından çıkan yangından bütün ev kül oldu!

Biz böyleyiz!
Nasılız?
Şiddete meyilli... Dolmuş şoförü, üst kat komşusu, bakkal amca, topumuzu kesmekle tehdit eden komşu teyze... Her bireyin aslında patlama riski taşıyan bomba halleri vardır ve bu bombanın pimini çekip çekmemek yine bize bağlıdır.

Biz böyleyiz!
Nasılız?
Unutkan... Markete giderken bile alacaklarımızı unutmamak için yol boyu onları düşünür dururuz ama sözkonusu arkadaşlıklar olunca hatırlamak için onlara yaptığımız şey yalnızca, adlarını bir hatıra defterine, bir yıllığa yazıp bir köşeye fırlatmak. Sonra ise o listeyi kaybettiğimiz için hiç dostluk alışverişi yapamayız.

Biz böyleyiz!
Nasılız?
Böyle işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder